Kadın ve onun toplumdaki konumu günümüzde hala yoğun bir tartışma konusudur. Bu tartışmaların yüzyıllardır devam etmesinin nedeni; dünya nüfusunun yarısını oluşturan erkeklerin, coğrafya, milliyet, ırk ya da tarihsel dönem fark etmeksizin diğer yarısının kendisinden daha zayıf olduğuna ve kendisinin daha üstün olduğuna inanmasıdır. Bu inanç, erkeklerin kadınlara her türlü muameleyi yapabileceği sonucunu doğurmuştur. Kadınların yüzyıllardır devam eden yoğun mücadeleleri sonunda bu düşünce yapısı değişime uğramış ve bu konuda önemli bir farkındalık oluşmuştur. Kadınlar sosyal, siyasal ve ekonomik alanda yasal haklara kavuşmuşlardır. Ancak yasal eşitliğin fiilen toplumsal eşitlik getirmediği görülmekte, kadınlar biçimsel fırsat eşitliğine kavuşmuş olmasına karşın toplumdaki dezavantajlı konumu devam etmektedir.  

Kadınların karşılaştığı dezavantajlı ve baskıcı tutumlar, gelişmiş ya da az gelişmiş toplum olması fark etmeksizin hala tüm şiddeti ile devam etmektedir. 2020 Yılı verileri bu durumu gözler önüne sermektedir:

Dünyadaki mültecilerin %80'ini kadın ve çocuklar oluşturmaktadır; Dünya'daki arazilerin sadece %1'i kadınlara aittir; Dünyadaki 2 milyar yoksulun %70'ini kadınlar oluşturmaktadır; Okuma-yazma bilmeyen ve eğitim hakkından mahrum 1 milyardan fazla yetişkinin 2/3'ü kadındır; OECD ülkelerindeki bilimsel ve teknik alanlardaki üniversite mezunlarının %30'u kadındır; Gazetecilerin 1/3'ü kadın olmasına rağmen; bölüm şefi, editör ya da patronların sadece %1'i kadındır; Afrika'daki hamile kadınların ölüm riski, Batı Avrupa'dakilerden 180 kat daha fazladır; üniversiteyi yeni bitirmiş kadınlar, çalışma alanında erkeklerden %20 daha az para kazanmaktadır. Bu fark 10 yıl içerisinde %31'e yükselmektedir; 280 milyonluk Arap dünyasında her 2 kadından 1'i okuma yazma bilmemektedir; Dünyada her 3 kadından 1'i hayatının bir döneminde şiddete maruz kalmaktadır; Her 5 kadından 1'i hayatının bir döneminde taciz veya tecavüz girişimi kurbanı olmaktadır; ABD'de her 90 saniyede bir kadın tecavüze uğrarken savaş bölgelerinde tecavüz, kadın kaçırma ve satma sistematik bir saldırı şeklini almıştır.

Tüm bu örnekler maalesef çoğaltılabilir. Bilgi çağı-siber çağ olarak ifade edilen günümüzde hala kadınların sırf kadın olduğu için toplumda ikincil konuma itilmesi, değersizleştirilmesi ve öldürülmesi sıradan adli olaylar şeklini almıştır.

Bu yüzden, toplumun yarısını oluşturan ve diğer yarısını da yetiştiren kadınların toplumda hak ettikleri saygı ve değeri elde etmesi için bütün toplumların yoğun mücadelesi devam etmelidir. Bu, bütün toplumların insanlık onuru adına yerine getirmesi gereken bir sorumluluktur.

Aksaray Üniversitesi

İletişim Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. Nezahat ALTUNTAŞ DUMAN