Adalet
Bakanlığı’nda Basın Müşaviri olarak görev yapan, bunun yanında çok sayıda
gazete ve televizyon temsilciliği görevi bulunan ve Aksaray Üniversitesi
İletişim Fakültesi’nde misafir öğretim üyesi olarak ders veren gazeteci Tacettin
Ural, gazetecilik mesleği hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Haberin mutfağında yaklaşık 30 yıldır görev
yapan Tacettin Ural, Aksaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü
öğrencileri ile “Haber ve Söylem” dersinde bir araya geliyor. Gazetecilik
pratiklerine hâkim olan Ural, mesleki
deneyim ve birikimlerini öğrenciler ile paylaşıyor. 1990
yılından bu yana profesyonel olarak gazetecilik mesleğine devam eden Ural, hem
Ankara’da hem de İstanbul’da çeşitli gazete ve televizyonların temsilcilik
görevlerinde bulunan bir isim. Parlamento muhabirliği ve haber istihbarat
şefliği görevlerinde de bulunan Ural, Adalet Bakanlığı Basın Müşavirliği
görevini sürdürmeye devam ediyor.
“Gazetecilik mesleğinin büyük bir
tutku ile yapılması gerekiyor”
Kendisini “alaylı” bir gazeteci olarak
tanımlayan Ural, Tercüman gazetesinde çalıştığı dönemde Ahmet Kabaklı, Beşir
Ayvazoğlu ve Ergun Göze gibi usta gazetecilerden istifade etmeye çalıştığını
belirtti. Ural, gazetecilik mesleğinin büyük bir tutku ile yapılması
gerektiğini vurgulayarak, “Eskiden gençler artist olmak için evden kaçarlardı.
Ben ise gazeteci olmak için evden kaçtım. Gazetecilik mesleği böyle tutkulu bir
meslek. Amatör olarak başladığım yıllarda sadece küçük bir haberimin kültür
sanat sayfasında yer alması bile beni mutlu etmeye yetiyordu” dedi.
“Teorik bilginin
gerçek hayat deneyimi ile bütünleşmesi oldukça önemli”
İletişim fakültelerinde öğrenilen teorik bilginin
gazetecilik pratiğine katkı sağladığını ifade eden Ural, “Zaman zaman akademi
ile sektör arasındaki dengenin adeta çeliştiği ve teorinin pratiğe istenildiği şekilde
yansıtılamadığı söyleniyor. İletişim fakültelerinde hocalarımız bu mesleğin
kavramsal temelleri üzerinde duruyorlar. Bu noktada ifade etmek gerekir ki;
zaman zaman sahadaki uygulamalar ile teorinin çakıştığı durumlar söz konusu
olabiliyor. Ancak, bizler biliyoruz ki teorik bilgi ve uygulama her zaman
birbirini destekler. Buradaki dengeyi kaçırmamak gerekiyor. Aksaray Üniversitesi
İletişim Fakültesi’nin Ortak Eğitim Programı bu açıdan çok kıymetli. Teorik
bilginin gerçek hayat deneyimi ile bütünleştiği bu eğitim programı ile akademi
ve piyasa arasındaki iş birliğinin artması mümkün” dedi.
“Söylem gazetecinin
duruşunu ortaya koyabilir”
Misafir Öğretim Üyesi olarak Aksaray Üniversitesi
İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencileriyle ‘Haber ve Söylem’ dersinde
bir araya geldiğini ifade eden Ural, bir gazetecinin söyleminin aslında habere
bakış açısını da ortaya koyabileceğini belirtti. Ural, “Ben gazetecinin
tarafsız olacağına inanmıyorum. Çünkü herkesin bir kültürel, sosyal, ideolojik
bir birikimi söz konusu. Tüm bu arkaplan elbette yazdığımız habere yansıyacak.
Ancak, burada fanatikliğe düşmeden mesleği icra etmek oldukça önemli. Gazeteci
bir haberi yaparken orada bir sorun olduğunu da göstermeye çalışan kişidir. Bu
bakımdan haberde söylemin önemi oldukça büyüktür. Ustalarımız bizlere, ‘haberi
steril hazırlayın’ derdi. Burada gazetecinin kendi görev ve sorumluluklarını da
bilmesi gerekiyor. Gazeteciliğin belirli ilkeleri var. Bu ilkelere uygun
hareket edildiğinde neredeyse kutsal bir görev icra ediliyor. Söylemini iyi
belirleyemeyen ya da etik açıdan problemli bir gazeteci, toplumsal çalkantılara
da yol açabiliyor” şeklinde konuştu.
“Hizmet
yerleştirme uygulaması ile televizyon izleyicilerinin doğru bilinçlendirilmesi
amaçlanıyor”
Adalet Bakanlığı ve Türk dizi sektörü arasındaki Hizmet
Yerleştirme uygulamasından söz eden Ural şunları kaydetti: “Türkiye’de kamu
spotları izleyici açısından oldukça didaktik görülüyor. Maalesef yayıncı
kuruluşlar da kamu spotlarını karlı görmedikleri için geç saatlerde
yayınlıyorlar. Biz de Adalet Bakanlığı Basın Müşavirliği olarak duruma bir
alternatif geliştirdik. Tıpkı Ürün Yerleştirme uygulamaları gibi Hizmet Yerleştirme
uygulamalarını gündeme getirdik. Bu aşamada dizi sektörü yapımcıları ile sık
sık temas kuruyoruz. Çocuklar Duymasın, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Arka
Sokaklar ve Avlu dizilerinin yapımcı ve yönetmenleri ile bir araya geldik. Bu
dizilerin bazılarında arabuluculuk, uzlaştırma, adli görüşme
odaları, cezaevlerindeki iş yurtları vasıtasıyla yapılan üretimler, meslek
öğrenen ya da eğitim alan hükümlü ve mahkûmlar gibi konular işlendi,
bazılarında da işlenecek. Bu proje ile hafta sonları nöbetçi noter uygulaması
ve daha pek çok şey hakkında izleyicilere doğru bilgi aktarılmış oluyor.”
“Medya, yargı organlarının idari nitelikteki
faaliyetlerinin duyurulmasında önemli bir görev üstleniyor”
Ural, Adalet Bakanlığı Basın
Müşavirliği olarak, yargı organlarının idari nitelikteki faaliyetlerinin
duyurulmasında ve haber konusu yapılmasında, haber değeri bulunan hususların basın ve
kamuoyuyla paylaşılmasında, hassas bir dengenin gözetilmesi gerektiğini belirtti.
Yargıya ilişkin haberlerin diğer haber türlerine göre daha fazla
hassasiyet gerektirdiğini belirten Ural, yanlış yapılmış bir haber sonrasında
kriz çıkabileceğini, hatta o haberin infiale bile neden olabileceğini ifade
etti. Kamuoyunu ilgilendiren haberlerin doğru ve kontrollü bir şekilde verilmesi
çok önemli olduğunu vurgulayan Ural, kurumsal mahremiyet ile haber alma hakkı
arasındaki dengenin iyi kurulmasını, bu noktada hizmet içi eğitimin çok önemli
olduğunu ve kurumlar ile medya arasındaki ilişkinin karşılıklı güven ilişkisi
çerçevesinde inşa edilmesi gerektiğini belirtti.
“Gazeteciler yaptıkları mesleğin kıymetli
olduğunu bilsinler”
Son
olarak gazeteci adaylarına tavsiyelerde bulunan Ural, “Hangi işi yaparsanız
yapın vicdanı ve insafı göz ardı etmemek gerekiyor. Bu durum gazetecilikte daha
önemli. Gazeteciler yaptıkları
mesleğin kıymetli olduğunu bilmeli. Yanlış yerde kullanacağınız küçük bir cümle
ya da doğruluğunu test etmeden söylediğiniz küçük bir iddia farklı yerlere
gidebilir. Gazetecilik mesleğini gelecekte icra edecek olan öğrencilerimize
Türkçeyi ve yazım kurallarını iyi öğrenmeyi okumayı içselleştirmeyi aşılamamız
gerekiyor. Ayrıca, medyada kullanılan teknik ekipmanlara ilişkin
öğrencilerimize gerekli eğitimleri verebilmeliyiz. Çünkü piyasada kıyıcı bir
yarış var. İletişim fakültelerinin sayısı arttı. Gençlerimiz kendini
olabildiğince geliştirmeli ve yetiştirmelidir” ifadelerinde bulundu.